Sen gitmiştin
Her gün seninle dolu anılar geliyor gözlerime
Her günüm seninleymiş o günlerde
Her resimde sen varsın kime ne
Sen hep yüreğimdeydin onca sene
Kimseler bilmedi seni sevdiğimi
Kimseler bilmezdi her gece seni özlediğimi
Çünkü sen herşeyimdin benim
Bilmezdin
Ağlardım senin için gizli gizli
Sen okula giderken
Her gidişin daha derin yara açtı içimde
Yaralar büyüdü
Sen gittikten sonra hiç biri kapanmadı
Acılar büyüdü dertler çoğaldı
Hiç birinde sen yoktun
Anladım gidişin gerçek bir sondu
Galiba gercekten gitmiştin
İnanmadım gitmez demiştim
Sen gitmiştin
MUSTAFA SÜNGER
Allah Gidenleri Affetsin
Bütün isiklari söndürdüm
Susturdum bütün sesleri
Artk agliyabilirsin kanka
Severken bana sormadin aglarkende utanma
Nasil unuturum diye düsünmeye baslama bir beyhude cabayla
Her unutmak cabasi bir hatirlamak hamlesidir aslinda
İlk akla gelendir en cok unutmak istedigin
Hep kacmak istedigin yere kosarsin askta
Çok ahmakca biliyorum ama herkes teslim oluyorsa
Eger en cok kurtulmak istedigine…
Bu kez ahmaklik sirasi sende usta
Alimli delikanliligindan alingan bir adam yaratmissin
Yumruklarinin icine sıktıgın gururun kirildi kirilicak
Ama dert etme gururun kirildikca cogalicak
Askin acisini cekmek askta hile yapip gitmekten daha asil istir
Sen simdi seni sakiz gibi cigneyip tükürdü saniyorsun
Vaziyeti sasirip algida hata yapiyorsun
O sadece cignedi sen tükür gitsin
Gel simdi bir hasret sarkisi okuyalim
"Allah gidenleri affetsin"
"Allah gidenleri affetsin"
Bütün isiklari söndürdüm
Susturdum bütün sesleri
Şimdi alemin bütün efkarini toplamaya basla
Topladigin efkari dagitma vakti gelir nasilsa
Askta kazanan taraf yoktur,bunu sonra anlarsin
Ayriligin izlerini kaldirip sakliyabilecegin tek bir yer bulamazsin
Islak acik bir yara gibi simdi kalbin
Hicbir tesellide teselli aradiginda yok
Simdi denizleri içsen sönmez içindeki mahser yangini
Bu illet senin gibi kac adami küle cevirdide
Küllerin hepsini kalbi yalandan bir LeyLa üfleyip gitti
Sen o istanbulun rüzgarinda uçuşanı TOZ’mu sandın
Hepsi KÜL’dür senin gibi
Ben çok kadın tanıdım…
Sevenden sakındığı bedenini sevmeyenlerin yoluna kilim yapmış
Sen gözünden sakınmıssın o gözünün yaşına bakmamış
Şimdi dilediğin kadar ağla banada birsey sorma
Bu da geçer dicem inanmican nasıl olsa
Boşver derdi kederi sat gitsin
Gel şimdi bir Muhayyer Kürdi şarkı okuyalım..
"Allah gidenleri Affetsin"
"Allah gidenleri Affetsin"
Üsküdarda sandallar yıkılır sallanırlar
Tophanede mangallar yar diye yanar ağlar
İsmini çığlık çığlık haykırıyor martılar
Senin için söylenir kumkapıda şarkılar
Yar, yokluğuna itirazım var!!!
BENİM GÖZÜMDEN 18 MART
Kolay alınmayan bu vatanın her toprağında hala akan kanın ve hiç dinmeyecek yararının yıl dönümüdür. 18 mart şehitlerin günüdür bu vatan için bu ülke için canını torprak bilmiş yiğitlerin günüdür Çanakkale geçilmez denmiş ve öyle olmuş ki geçilmemiş içinde hüzünler akmış bunca yıl kana karışmış ve günümüze kadar gelmiş yaşamış oldugumuz bu topraklar bizim ve bizler için canını toprak bilmiş ey askerim Sen rahat uyu yattığın yerler serin topraklar susuz değil artık bilirim . Bilirim ruhun sad olmuş göklerde bize bakıyorsun öyle mahzuni gözlerle üzülme şehidim sen uyu serin topraklar içinde biliyorum ne söz yeter seni anlatmaya ne dil bu vatan gurur duyuyor bil 18 mart senin günün sehidim sil göz yaşlarını sil ey bu vatan için canını torak bilmiş askerim
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber
MEHMET AKİF ERSOY
Bakın MUSTAFA SÜNGER nasıl seslenmiş mehmet akif ersoy 'un şiiri'ile
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedî serhaddi;
"O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar…
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
MEHMET AKİF ERSOY
|